20 Ocak 2012 Cuma

Ciao!

Ciao!

Italya’da en sevdiğim ses. Evet hepimizin üniversite, sokak ve eylem ruhu üzerine bir anısı vardır bella ciao’nun. Bologna anti faşist hareketin baş tacı, Gramsci’nin memleketi. Bu şarkı daha anlamlı Bologna sokaklarında. Politikanın en sorunlu ülkelerinden biri İtalya. Akdeniz’i Avrupa kadar önemseyen kültürünü, bunun üzerine inşa eden bir ülke. Savrukluğuyla, uzun kuyruklarıyla, çok konuşan insanlarıyla farklı görülür. Benim şansıma ne zaman ayak bassam politik bir kriz vardır. Şimdi manşetlerde ekonomi ve işsizlik. Ama öncelikle bir ciao ile başlıyor hayat. Arkan dönükken ve seni hiç tanımayan biri merakla ciao! diye gülümsüyor. Yürürken eldivenimi düşürme alışkanlığım olduğundan arkamdan ciao diye başlayan cümlelerle bölünüyor adımlarım, nazikçe düşürdüğüm eldiveni uzatıyor bir kadın. O kadar Akdenizli oluşumuzla övünürüz arada. Bugün kendimi sorguladım komşuma, otobüs şoförüne, gazete bayisine, ne kadar sıklıkla günaydın, merhaba ,iyi aksamlar dedim diye. İçinizden 61B otobüs hattında ömründen bezmiş şoförü düşünüp, gülmeyin; beş kere günaydın dese her sabah biri bence o kadar somurtmaz bir insan. Nerden nereye atlıyor aklım, utandım işte utancı düşündüm çünkü, bu aralar utançla izliyorum gelişmeleri.

Utançla izliyorum demokrasi skandallarını, yorumları okuyorum beğendiğim gazetecilerin, hocalarımın, hepsi anlamaktan bahsediyor alıp karşına konuşmaktan, vicdandan ve yargıdan... Bugün Hrant’ın acısı, Kışlalı’nın, Mumcu’nun Emeç’in İpekçi’nin kaybı kadar sahici ve derinken, yargının iktidara karşı olan zayıflığını yine ve yeniden görürken, düşünüyorum. Biz kendi şarkımızı neden yazmayalım insanları uyandırmak için, neden küçümseyen ve nefret dolu tarafımızı yaşatalım çevremizdekilere, vicdanı çağırmak daha çok anlatmak için önce bir selamla başlasak ya değişir miyiz?

2 yorum:

Teoman dedi ki...

Gece geç saatlerde okudum ve çok duygulandım. Çok güzel. Eline, yüreğine, kafana sağlık.

Feride dedi ki...

Canım Kızım,
Son iki haftadır ülkemizde sürmekte olan malum duruşmaları izliyorum. Orada yaşananları kendi bloğumda yazıp, yazmama ikilemi içinde olduğum anda okudum yazını. İçimdeki umutsuzluğa varan karmaşa, o anda çözülüverdi.
Senin tanımlama gücünle çözüldü.
"(...)yargının iktidara karşı olan zayıflığını yine ve yeniden görürken, düşünüyorum. Biz kendi şarkımızı neden yazmayalım insanları uyandırmak için,(...)" diyordun.
Haklı olabilirsin canım; olumsuzlukların üzerine merhabayla gidebilmek, uyanış şarkısının ilk notasını yaratabilir belki de.
Ne demiş, Albert Einstein
“Dünya kötülük yapanlar değil,
seyiirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir”